28 Ocak 2014 Salı

Yok

Ben mutsuz bir pazartesiye doğmuşum. Havanın yağmuru beklediği ama bir türlü yağmadığı bir öğleden sonra sıkıntılar içinde doğmuşum. Babam yokmuş. Beni kucağına alan ilk kişi bir başkası olmuş. Şans işte. Ya da şansızlık. 
Benim çocukluktan kalma anlatılan bi anım yok mesela aile arasında. Sessizmişim. Halen daha sessizim. Bir köşede saatlerce otursam kimse orada olduğumu ispatlayamayacak kadar sessizim. Kimseye ben burdayım beni farkedin diyemeyecek kadar suskunum. Bir keresinde eve girdiğimde babam aa sen burda mıydın demişti. Varlığım ve yokluğum ikisi de aynı kapıya çıkıyor anlıyor musun? Benim gidişime hemen alışmışlar bu çok belliydi. 5 yıl boyunca kızım iyi misin ya da bir şeye ihtiyacın var mı sözünü bir kez bile duymadığım bir babam var. Ben onun bana iyi misin demesine muhtaçken o bana sınavların yaklaşıyor iyi çalış dedi. Buydu sadece aramızda ki ilişki. Ben birisinin hayatından çıkarken bile büyük depremler yaratamıyorum. Sessiz bir şekilde çıkıp gidiyorum. Kimse de benim gittiğimi fark etmiyor. Ben birilerinin hayatında o var olduğu ispatlanamayan kişiyim. Ben yokum. Parmak izim yok. Canını acıtmak için geçirdiğim tırnak izlerim bile yok. Birilerinin beni fark etmesini beklediğim köşemde küflenmek üzereyim. Beni ayrıştırıp besin zincirine dahil etmek istiyorlar. Beynimden başladılar seslerini duyuyorum. Ben yokum. Varlığımı kanıtlayacak birisi de yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder